Çağdaşları arasında büyük ün yapmış olan Cimabue, Floransa resim geleneğini bağımlı olduğu Bizans sanatının uzlaşmalı biçimciliğinden kurtarmış bir sanatçıdır; ama hem yapıtı, hem de yaşamı konusunda elde yeterli bilgi yoktur. Dante İlahi Komedya’nın Araf adlı bölümünde, Cimabue’den Giotto’nun en büyük habercisi olarak söz etmiş ve tarih ressamlığı niteliklerini övmüştür.Başlıca kaynak sayılan Vasari’ye göre İtalyan resim sanatı, Cimabue’nin yapıtlarıyla başlamıştır. İYİ BİLİNMEYEN BİR YAPIT Rönesans’tan başlayarak, sanat el kitaplarında Cimabue’nin yapıtlarından söz edilirse de, Cimabue’nin imzasını taşıyan hiçbir yapıt günümüze kalmamıştır. Son araştırmalar da, eskiden Cimabue’nin yaptığı sanılan yapıtların büyük bir bölümünüm onun elinden çıkmadığını ortaya koymuştur. Assisi’deki kilisenin bazı fresklerini (bunlar, aynı dönemde yaşamış olan Giunta Pisano’nunkilerden pek farklı değillerdir) Cimabue’nin yaptığı sanılmaktadır:Meryem’in Öyküleri; Havarilerin Öyküleri; Dört încil Yazarı; Bizans üslubuna son derece bağlı iki çarmıha gerilme sahnesi. Floransa’daki Santa Trinita kilisesinde yer alan ünlü Maesta ‘da (kucağında çocuğuyla Meryem tablolarının genel terimi) panonun alt kesiminde, Meryem’in tahtının altında bulunan dört peygamber büstü, dikkati çekecek kadar doğalcı bir biçimde işlenmiştir:Assisi Maestası’ysa daha da ilgi çekicidir: Meryem’ in çevresinde dört melek ve Aziz Francesco’nun yer aldığı bu yapıtta, azizin anlamlı yüzü ve silueti son derece ustalıkla işlenmiştir. Gerçekte Cimabue’yle ilgili iki şey kesin olarak bilinmektedir: Pisa’ da 1301-1302 boyunca, Giovanni d’Apparecchio’yla (“Luccalı”) birlikte bir mihrap arkalığına resim yapmış (ama bu yapıt günümüze kalmamıştır), sonra da bazilikanın absidindeki mozaikleri tamamlama çalışmalanna katılmıştır. Söz konusu mozaikteki Aziz Yuhanna figürü, sanatçının yaratmış olduğu “yeni üslup”la ilgili gerçek bilgileri sunar. Cimabue’nin yarattığı bu “yeni üslubu” çağdaşları, resmin yenilenmesi, hattâ italyan resim sanatının doğuşu saymışlardır. Bazı sanat tarihçileri, Floransa vaftizyerindeki ortak ve anonim süslemelerde, özellikle de duvar mozaiklerinde, Cimabue’nin gençlik yapıtlarından izler aramışlarsa da, pek olumlu bir sonuç elde edememişlerdir. Gerçi Cimabue’nin sanat etkinliklerine Floransa vaftizyerinde başlamış olması akla yakındır ama, gençlik dönemiyle ilgili bilgiler, yalnızca Vasari’nin anlattıklarına dayanır: “Kıvrak, kavrayıcı bir zekâ”sı olduğunu fark eden babası tarafından, Santa Maria-Novella Üniversitesi’ne edebiyat öğrenimi yapması için gönderilmiş, ama sık sık dersten kaçarak, o dönemde Gondi’lerin şapelini onaran Yunanlı ressamların çalışmalarını izlemiştir. YENİ BİR İTALYAN RESMİ Cimabue XII. yy’da Floransa’da bulunan ve resim sanatını ikonanın boyunduruğundan kurtarmaya, freski mozaikten farklı bir sanat haline getirmeye çalışan birçok sanatçıyla (Giunta Pisano, Coppo di Marcovaldo, Romalı mozaikçiler Cavallini ve Torriti) tanışmış, kendini büyük bir yenilikçi olarak, kuşkusuz kişisel dehasıyla ve özgün yaratıcılığıyla kabul ettirmiş ama, efsanevi kişiliğini bu sanatçıların arasında, onlarla birlikte çalışarak, XII. yy’a damgasını vuran fransisken felsefesiyle yenilenen kültür ve mistisizm atılımının ortasında edinmiştir. Resim sanatına getirmiş olduğu yenilik, ancak yaşadığı dönem göz önünde tutularak değerlendirilebilir. Cimabue, çağdaşı olan sanatçılar arasında duyarlık ve tekniğin yeni bir doğrultusunun başlangıç noktasını belirler: Fransiskenlere özgü incelikle,yalınlıkla, içtenlikle dolu yeni dinsel nitelik, figürlerin yumuşatılmasına, Bizans üslubunun bırakılmasına yol açmış, bu yeni görüş açısıyla İtalyan resmi, Avrupa’ya V.-XII. yy’lar arasında egemen olan yavan süsleme estetiğinden kurtulmuştur. Cimabue ve onu izleyen sanatçılar, resmi hareketsiz pano süslemeleriyle (freskler, mihrap arkalıkları, antependiumlar) sınırlayan ve yalnızca süslemeye dayanan bu estetiğin bırakılması, onun yerine doğalcı estetiğe dönülmesi yolunda çalışarak, XIII. yy. içinde bağımsız tablonun, şövale resminin gelişmesine yol açmışlardır.