Hadisler (Arapça: اَلْحَدِيثْ ) veya Hadis-i Şerif (Ar.: اَلْحَدِيثِ شَرِيفْ ), bir rivayet zinciri ile Muhammed’e isnad edilen ve kendisinin değişik olaylar ve sorunlar karşısında veya Kur’an’ın âyetlerini açıklamak için söylediğine inanılan söz, fiil ve takrirler bütünüdür. Lügatte söz, haber, sonradan vücuda gelen şey anlamındadır. Hadis ilmiyle ilgilenen kişiye muhaddis denir.
Başlangıçta birkaç yüzyıl boyunca sözlü rivayetler şeklinde anlatılan hadisler, daha sonra yazıya geçirilen İslâm’ın “sözel geleneğini” oluşturmuşlardır.
Her ilim dalının bir terminolojisi olduğu gibi hadis ilimlerinin de istilahları vardır. Hadis istilahları anlaşılmadıkça hadis usulü de anlaşılamaz..
Ravi, hadisi rivayet eden kişidir. Bir ravi hadisi başkasından aldığında aldığı kişiye o ravinin şeyh’i denir. Hadisi alan ravi de talib’dir. Hadis almaya ahz, başkasına rivayet etmeye de eda tabir edilir.
Sened, hadisi rivayet eden raviler zinciridir.
Cerh ve ta’dil ilminde ravilerin kalitesini belirtmek için sika (hadis rivayetine tam ehil kişi) dan vadda (hadis uyduran kişi) ya kadar çeşitli tabirler kullanılır. Bir ravi, durumu araştırıldıktan sonra, ya bu iki uçtan birinde, ya da arada bir yerde değerlendirilir.
“Sika” da iki şart aranır: Adl ve zabt. Adl ravinin hadisi bozmadan rivayet eden dürüst bir müslüman olması, zabt ise hafızanın kuvvetli olması özelliğidir.
Hadisin ne şekilde rivayet edildiği de önemlidir. Bunlardan bazılarına sema, kıraet, icazet denir. Sema talibin şeyhden doğrudan işitmesidir. Kiraet ise talibin hadisleri bir yazılı metinden okuyarak şeyhine arz etmesi, şeyhin de onları rivayet ettiğini onaylamasıdır.
Hadisin iki ana unsuru metin ile beraber isnad veya senettir. Senet, rivâyet eden kişilerin adlarından oluşan, hadisin ana metninden olmayan, hadisçilerin, haberin doğruluğunu ve güvenilirliğini kanıtlama için kaydettikleri isimler zinciridir. Hadisi nakleden ravilerin, haberi kimden aldığını gösteren kronolojik listedir. Zincirin sonunda hadisi ilk rivayet eden kişiyle metnin kendisi gelir.
Kapsamı; Muhammed’in (Kur’ân dışında) söylediği rivayet edilen sözler, yazdırmış olduğu mektuplar ve evrak, Muhammed’in vasıflarını, bir olay karşısında takındığı tutum ve tavrını anlatan rivayetler ve Muhammed’in hayatında vuku bulmuş bir olaya şâhid olanların sözleri, hadis kapsamını oluşturur.
Şiiler Muhammed’in sözleri yanında masum kabul edilen imamların sözlerini de hadis kabul etmektedirler.
Sünnilerin güvenerek hadis aldıkları Ali taraftarı olmayan pek çok sahabe ve tabiine şiilerce güvenilmez. Sünni hadis kitapları Muhammed’in zamanından 200-300, şii hadis kitapları 400-500 yıl sonra yazılmışlardır..
Bir hadisin makbul olup olmadığının araştırması iki safhadan geçer:
– Metin tenkidi
– Sened tenkidi
Metin tenkidi hadisin metninin incelenmesi ile içinde tutarsızlıkların olup olmadığının, daha kuvvetli ve yaygın hadislerle çelişip çelişmediğinin araştırılmasıdır.
Sened tenkidi ise senedin yapısının incelenmesi ve tarihi bilgilerle ravilerin ömürlerine bakarak kopukluk olup olmadığının, ravilerin rivayete ehil olup olmadığının araştırılmasıdır.
Hicri ilk asırda hadisler yazmaktan daha çok sözlü olarak ve ezberden rivayet ediliyordu. Daha sonra çıkan fitne ve kargaşalıklarda bazı siyasi gurupların kendi lehlerine hadis uydurmaları, asr-ı saadetin giderek daha çok geride kalması gibi sebepler, ashab-ı kiramın öğrencileri olan tabiin hazeratının ve onlardan sonraki muhaddislerin hadisleri toplamalarına ve bu konuda çok titiz davranmalarına yol açtı. Pek çokları bir iki hadis almak için günlerce, haftalarca süren yolculuklara çıktılar.
Hadislerin yazılarak mecmualarda toplanması Ömer b. Abdülaziz zamanında, ikinci hicri asrın ortalarında başlamış, aşağı yukarı üçüncü hicri asrın ortalarında Buhari ve Müslim’in sahihleri ve diğer bazı sünenlerin yazılması ile kemale ermiştir.
Hadis kitaplarının türleri:
Hadis kitaplarının türlerinden bir kısmı şunlardır:
Cami: Akaid, ahkam, zühd, edeb, tefsir, siyer, fitneler, menakib konularındaki hadisleri toplayan eserlere denir. Mesela Buhari’nin sahihi bir “cami” dir.
Sünen: Yalnızca namaz, oruç, taharet vb. ahkam hadislerini havi kitaplardır. Sünen-i Ebu Davud, Sünen-i Nesai gibi. Tirmizi’nin sünenine cami de denilir.
Müsned: Hadislerin onları rivayet eden sahabe adları altında gruplandığı kitaplardır. Mesela önce Ebu Bekir (r.a) in rivayet ettiği hadisler, sonra Ömer (r.a) in rivayet ettiği hadisler… diye devam eder. Müsnedlerin en meşhuru
Ahmed b. Hanbel’in müsnedidir.
Hadis kitaplarının sıhhatçe en kuvvetli olan altısı Kütüb-ü Sitte adı altında toplanmıştır. Bunlara “sıhah-i sitte” veya “usul-ü sitte” de denir. Bu altı kitaptan ilk beşi Buhari ve Müslim’in sahihleri, Nesai, Ebu Davud ve Tirmizi’nin sünenleridir.
Altıncı kitap olarak İmam Malik’in Muvatta’sını veya Darımi’nin sünenini koyanlar olmuşsa da sonunda İbn-i Mace’nin süneni ağırlık kazanmıştır. Bu demek değildir ki İmam Malik’in Muvatta’sı sıhhat bakımından İbn-i Mace’den geridedir. Sebep, Muvatta hadislerinin diğer hadis kitaplarında zaten mevcut olmasıdır.
Hadis ilmi, usul ve esas’tan oluşan, Muhammed’in sözleri ile davranışlarını, eylemleriyle ilgili rivayetleri derleyen, bu bilgileri yazılı bir biçimde düzenleyip sınıflandıran ve inceleyen çalışmalara verilen isimdir.
Usul, hadislerin isnad zinciri, terminoloji, sözlerin sıhhat derecesi gibi konularla ilgilenir. Hadisi kimin rivayet ettiği, rivayet zincirinin kesintili olup olmadığı, ravinin güvenilirliği, metnin doğruluğu gibi konuları araştırır.
Bir paylasım yapılırken..en dikkat ettiğim konu..anlasılır olması kadar..yayınlanacak konunun da yeteri kadar arastırılmasıdır..Tabiki yinede bazı eksik bilgiler yada gerektiği kadar bilği verimi olmayabiliyor yayınlarımda..Bununda nedeni olarak kul olarak eksikliğimin özellikle dini konularda .yetersiz bilğiminde etkili oldugunu da inkar etmemem lazım..
Hadis ve Hadis ilmini arastırken bir cok siteye girdim..okudum..ve bir kac siteden toparlayarak ortak bir yazı olusturmaya calıstım..Anlasılır ifade ile olan paylasımların .. bilği olarak yararına inandıgım için..
Girdiğim sitelerden biri de TC.Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sitesiydi..Ve maalesef tüm paylasımımı ordan almak istesemde bunu uygulayamadım..
Zira Hadis_i Şerif bölümünde ki..Hadisin Menşei Önemi Ve Tekamülü sayfasında o kadar yazım hataları vardı ki..Önceleri yazıyı okurken buraya yayınlarken düzeltirim diye düşünüyordum..Fakat okudukca bu yazım hataları beni üzdü cünkü sanal paylasımda düzeltme ve tekrar gözden gecirip kontrol ederek paylasıma sunma secenegimiz var..
Bu kadar önemli bir konuda..etkin bir önemi olan sitenin ..bu konuya bu kadar acemi yaklasması ve site kontrolunun bu kadar gözardı edilmesi olmaması gereken bir hataydı..
En kısa zamanda umarım Diyanet İşleri Başkanlıgı sorumluluk verdiği site yonetcisi arkadaşı..ve onunla calısan bu konuda görev verilmiş arkadsları..hataları konusunda uyarır..Sonucta kul olarak hata yapmamız hepimiz için sasırtıcı olmayan bir gercegimizdir..
*buna göre kelimenin ifade ettiği manâ, haber kelimesiyle kasdolunau manânın müsadifidir..
*Bu takdirde hadisle haber arasında belirli bir farkın mevcudiyeti kolayca anla-Şihr
*fakat her çeşit habere hadîs demlemeyeceğini beyan etmişlerdir.
*Ebü Hurayra’ııın bu tutkusu bizzat Hazreti Peygamber taraündan teyid edilirken..
*Hasreti Peygambere hâs manâyı daha islâm’ın ilk günlerinde kazanmış olduğunun en açık delilidir.
merhaba, haklısın masum önemli bir konu hadis. Bu yaşa kadar onlarca hadis diye söylenen şeyler oldu, çoğu gerçeğide yansıtmıyor. dediğin gibi hadis için kesin doğru denilebilecek bir kaynak yok. Şahsen güzel mantıklı hadisleri alırım. mantıksız gelenlerede önem vermem.