Bonnat, Fransa’nın Atlas okyanusu kıyısında, İspanya sınırına yakın olan Bayonne şehrinde doğdu. 13-20 yaş arasını babasının kitapçı dükkanı açması vesilesiyle Madrid’de geçirdi. Madrid’e gitmesi resimle tanışması için büyük bir şanstı belki ama doğduğu küçük şehir Bayonne ona en büyük jesti yapacaktı. Kitapçı dükkanında babasına yardım ederken, resim yapmaya başladı. Pek çok ressam gibi, o da beğendiklerini kopyaladı. Madrid’de bir ustanın yanında çıraklık yaparak resim yapmayı öğrendi. Sonrasında herkes gibi o da hayalindeki sanat şehrine, Paris’e gitti. Meşhur Prix de Roma ödülünü kazanıp, bursla Roma’ya eğitime gitmek en büyük hayaliydi ama kazamadı. İşte tam en çok ihtiyacı olduğu anda, doğduğu şehir Bayonne’dan ona burs geldi. 3 yılını Roma’da geçirdi. Paris’ e döndüğünde portreleriyle ve dini resimleriyle ünlü, saygı duyulan bir ressam olmuştu. Hem Paris sanat camiası tarafından hem de izlenimciler tarafından seviliyordu, zor bir posizyon 🙂 1869’da Fransız nişanı aldı. 1882’de Paris Güzel Sanatlar Fakülte’sinde profesör, 1905’de yönetici oldu. Çok sevdiğim Caillebotte, Toulouse-Lautrec ve Munch onun öğrencilerindendi. Bonnat, doğduğu şehrin, ona tam zamanında burs verip hayatını değiştirmesini elbette unutmadı. Bonnat Müzesi’nin Bayonne’da açtı. Şu an bu küçük şehirde, hiç tahmin edemeyeceğiniz kadar zengin bir koleksiyon var. Bonnat sadece kendi resimlerini değil, kişisel koleksiyonlarını ve hatta Michelangelo, Leonardo gibi ustaların çizimlerini de içeren çok önemli eserleri şehrine emanet etti. Hiç evlenmedi, ömrünün çocğunda annesi ve kızkardeşi ile yaşadı. 89 yaşında vefat etti. Bonnat, her ne kadar dini konulara da resimlerinde yer verse de, bence en güzelleri bu kesin portreleri. Dikkat edin, portrede insan fazlasıyla gerçekçi ve net. Arka plan ise Van Gogh’un tarlası gibi. Onu hem akademisyenlerin hem de izlenimcilerin sevmesine şaşmamalı. Bu portredeki kişi William Thompson Walters, Amerikalı iş adamı ve koleksiyoncu. Resim de portrenin sahibi Walters’ın galerisinde sergilenmekte. Walters ve Bonnat ortak zevkleri hayvan heykelleri vesilesiyle arkadaş olmuşlar ve bu arkadaşlık böyle ölümsüzleşmiş.