Vittore Carpaccio; Asıl adı Vittore Scarpazza olan ve yaşamı konusunda çok az şey bilinen Vittore Carpaccio’nun önemi, modern sanat eleştirmenleri tarafından ortaya çıkarılmıştır. Yaşamının sonlarına doğru Venedik’ te sanatının tam karşıtı bir doğalcılığın öncüsü olan Giorgione’nin gölgesinde kalan Carpaccio, Venedik’te Dukalık Sarayı’nın süslemeleri için Bellini kardeşlerin rakibi olduysa da, resimlerindeki mimari perspektifin özenle işlenişini onlardan aldı. Bununla birlikte, kent dekorlarının gerçeklikleri bakımından, Gentile Bellini’yi geride bıraktı. Tablolarının birçoğunda, özellikle de San Giovanni okulu için yaptığı bir şeytanı kovma sahnesinde Venedik’ten görüntülere yer verdi. 1502-1508 arasında San Giorgio dei Schiavoni hastanesi için aziz Hieronymus’un, aziz Triphon’un, aziz Gregorius’un ve İsa’nın yaşamlarından esinlenerek on tabloluk bir dizi yaptı (bunlardan Hücresinde Aziz Hieronymus tablosu, başyapıtlarından biri sayılır). On yıl süreyle üstüne çalıştığı Azize Ursula’nın Yaşamı adlı dizide (sekiz tablo) sanatının bütün evrimini yansıttı: Başlangıç tablolarındaki uzlaşmalı üsluplaştırmadan sonra, büyük Elçiler kompozisyonuyla renk kullanımında ve planların dağıtımında olağanüstü bir ustalığa ulaşmıştır. 1519’da Capo d’İstria katedralinin sunak yeri için ve Pozzalo kilisesi için yaptığı iki tabloyla, sanat yaşamını noktaladı. Carpaccio’yu XIX. yüzyılda yeniden keşfeden Ruskin, sanatçının düşgücü ve lirizmi üstünde durmuş, Berenson, daha sonraları, onu bir bayramlar ve aile öyküleri ressamı saymış, Venturi, yapıtlarındaki renklerden kaynaklanan şiir dilinin inceliklerini vurgulamış, Longhi’yse, sanatçıyı Toscana okuluna yakınlaştıran “uzamsal geometri” nin önemini ortaya koymuştur. Carpaccio bu özellikleriyle, simgesel nitelikli bir sanat uygularken, Giorgone ve Tiziano’nun doğalcılığına doğru yönelen Venedik resim sanatından ayrılmış, sanat anlayışının aşıldığını anlayınca söz konusu ressamları taklit etmek istemiş, ama başarılı olamamıştır.