Zorluklara bir fırsat gözüyle bakın, zor- luklar bizim gücümüze test eder. Kimi zaman, çukura düşebiliriz, önemli olan çukura düş- mek değildir, o çukurdan çıkmak için ne ka- dar zıplayacağımızdır.” Ya o çukurdan çıkar- sın eskisinden daha güçlü olursun, ya da o çu- kurda yaşamının geri kalanını geçirirsin. Seçim bizim ne yapmayı istediğimizle ilgilidir. Eğer ha- yatımızda zorluklar olmasaydı asla gelişemez- dik..
Eşeğin biri suyu kurumuş bir kuyuya düşer; eşek anırır anırır ve kendini fark et- tirir. Eşeği kurtarmaya gelenler, çıkarmak için çok uğraşır, fakat bir türlü başaramaz- lar. Eşeğin bağırması yürekleri sızlatır, fakat yapabilecekleri herşeyi yapmışlar, bir türlü çıkarılamamıştır. “Madem eşeği kurtarama- dık, bari ölümüne yardımcı olalım,” diyerek, eşeğin üzerine kürek kürek toprak atarlar. Topraklar, taşlar düştükçe eşeğin üzerine, eşek silkelenip, zıplıyormuş. Onlar toprak attıkça, eşek silkelenip zıplamış ve kuyu yükselmeye başlamış ve bir süre sonra, kuyu toprakla dolmuş, eşek çıkmış. Öykü ga-yet açık, kendi zorluklarınız için çözüm tama-men sizin elinizde.
Bu öyküyü bilirsiniz mi? Golf topu darbe yemiş gibi ne- den girintili ve çıkıntılıdır? Golf topu önce- den pürüzsüzmüş, bu nedenle de çok uzağa gidemiyormuş, topu pürüzlendirdiklerinde çok daha uzağa gidebildiğini fark etmişler ve bugünkü haline dönüşmüş. Hayatımızda ki, pürüzler de, bizim daha uzağa gitmemiz ve ya- şam kalitemizi ölçmek içindir.
Bir pinpon topu gibi kalmak istersen, bu tamamen senin seçimindir. Elimizin bize katkı- sını biliriz, elimiz zaten hep ordadır ve bize hiz- met eder, ne zaman ki elimize bir kaza gelse, elimizin varlığımıza katkısının farkına varırız. Bu bütün organlarımız içinde böyledir, hatta varlık- larıyla hayatımıza katkıda bulunan bütün var- lıklar içinde böyledir ve bizler kimi zaman, onla- ra özensiz davranırız, onlara bir şey olduğunda da bize katkılarının farkına varırız. Oysa, her canlı bütünün bir parçasıdır ve her canlı bütüne hizmet eder.
Bunu lütfen hatırlayın! “Özen göster- mediğiniz her şeyi mutlaka yitirirsiniz.” Sağ- lığına özen göstermezsen, sağlığını kaybeder- sin, çocuğuna özen göstermezsen çocuğunun sevgisini kaybedersin, eşine özen göstermez- sen, eşini kaybedersin, işine özen göstermez- sen, işini kaybedersin, yaşadığın dünyaya özen göstermezsen, dünyayı kaybederiz.
Varlığınızla kendinize, sevdiklerine ve tüm canlılara ne katıyorsunuz? Biliyorum ki, varlığınızla tüm canlılara katacağınız öyle çok yetenekleriniz var ki! Onları kullanmaya, dene- meye geldiniz, doğada ki canlı, cansız her şey insanlara hizmet için burada ve herkese yete- cek kadar çok. Bir fırıncı gün doğmadan, ekme- ği insanlar için pişirir, bir öğretmen bilgiyi ve eği- timi insanlara daha faydalı olmak için verir, bir inek sütünü, etini, derisini vs. her şeyini yine in- sana hizmet için verir, bir çiçek ruhumuzu, gönlümüzü okşar, tıpta ilaç olarak kullanılır ve her sabah güneş bizim için doğar, sözün kısası varlık, varlığıyla bir başka canlıya katkıda bulunur. Bu evrensel bir yasadır.
Burada, yine bir öykü anlatmak istiyo- rum; Yıllar önce ailesini kaybeden genç kız, kırda dolaşırken, kanadı çalıya takılmış bir kelebek görür ve kelebeğin kanadına zarar vermemeye dikkat ederek, kurtarır ve kele- bek birden bir periye dönüşür, kıza kendisin- den istediği bir şey olup olmadığını sorar, kız yalnız ve mutsuz olduğunu, mutlu olmak isteğini söyler, kelebek kızın kulağına eğilir ve şöyle fısıldar!
Merak ettiniz değil mi? Bende bu öyküyü ilk dinlediğimde cevabı çok merak etmiştim, çünkü her insan mutlu olmak ister, bende mutlu olmak istiyordum, cevap mı? Fazla sizleri sabırsızlandırmayayım, söylüyorum! “Bütün canlıların sana ihtiyacı olduğunu sa- kın aklından çıkarma,” der, Peri. Bütünün par- çalarıyız ve hepimiz ne yapıyorsak, yapalım varlığımızla bütüne katkımız var. Sizler bütüne neler katıyorsunuz?.. Lincoln der ki: “İnsan aklını mutluluğa hazır- ladığı kadar mutlu olur”.”
Kişi zorluklarla baş başayken kendileri- ne olumlu şeyler söylemelidir. Böyle dönemler- de pek çoğumuz inancımız varsa, dini kitaplar okuyarak veya dua ederek, kendilerini daha iyi hissetmeye çalışırlar. Bu dönemlerde sevgi ile yaklaşan dostların emekleri de çok büyüktür, adeta ağrı kesici etkisi yaparlar.
Doğaya ve başkalarına bağlanmazsak ne yaşayabilir, nede duygusal onarım sağlaya biliriz.
Zorluklarımızı paylaşmamak sevdiklerimizi korumak değil, on- ları bizden yoksun bırakmaktır. Zorlarımızda ya- nımızda olmayan dost, dost değil, zorlukları paylaşmayan sevdiğiniz (sevilen her insan), sevgili değildir!.. Hayat her şeyi paylaşmaktır, yoksun bırakmak değil!..
Sizler şimdi düşünün, sevdiğim dediği- niz insanlar, sevindiğiniz şeylere sizin gibi sevi- niyorlar mı? Zorlarınızda, yanınızda, varlıklarını sevgileriyle duyuruyorlar mı?
Peki siz sevdikleri- nizin sevinçlerinde, seviniyor, zorlarında varlığı- nızı duyuruyor musunuz? Yoksa kendi öncelik mazeretlerinize mi saklanıyorsunuz? Sevgi de- diğimiz şey bu işte! Bu yoksa, sevgi de yoktur. Sevgi sandığınızın neler olabileceğini bulacak, adını koyacak sizsiniz. Haydin, irdeleyin kendi- nizi, kendinizi tanıyın. Sizin gücünüz, ancak si- ze yetecektir!
Başarının güzelliği, zor-luklarının büyüklüğünden gelir. Emek vermeden kolay elde edilen şeyler, kolay harcanır, emek verdiğimiz ve zor elde ettiğimiz şeylerin değerini biliriz. Varlıkları önemli kılan, uğruna harcanılan zamandır.
Kendinizden ka-çarak ve kopmuş bir şekilde yaşamın tadına va-ramayız. Herkes kendinin eğitmeni ve kendi kendisinin öğrencisi olmak durumunda.
Eyy! İnsan kendini mutlaka tanı! Bunu şairler şiir-lerinde, düşünürler yazılarında hep yazdı, baş-kalarını değil kendi ruhunuzun müziğini duyun, kendi ezgilerinizi söyleyin, ruhunuzdan geldiği gibi, sevgiyle.
Aksi halde hayatınız, bir hay-huyla, heba olup tükenir ve kendi kelepçelerinizi kendiniz takarsınız ruhunuza, aklınıza, sevgini-ze! Ve hem kendinizi, hem de çevrenizi de bu sevgisizlik ummanızda sürüklenip giderken, tu-tunduklarınızı da sürüklersiniz. Lütfen hatırlayın! Yaşamınızdan geniş anlamda hoşnut olmak istiyorsanız, yaşam anlayışınızın ve bu anla-yışın belirlediği seçimlerin uzun vadedeki so-nuçlarını (zevk-acı) bilebilmeniz için bakış açınızı genişletmek gereklidir, bunu yapmayı yeğleyin. Çoğu zaman kısa vadeli mutluluklar uzun vadeli acılara neden olurlar.
Hayatınızın kalan takvim yapraklarını nefes alıp, vererek geçirenleriniz; zevk ve sefa ile ömür tüketenleriniz, hayat bunlardan ibaret değil! Kalkın ve silkinin; Yaradan’ın insana ver- diği bedenle, ruhla bizlere verdiği yetenekleri ve potansiyeli kullanalım. Hayat deneyimden başa- rılı çıkmak ve olgunlaşmak için yaratılmıştır. Her işin kolayına sapanlar, zorluklarından kaçarak, yalnız kendi miskinliğinin üzerine, güvensiz, bencilce yapı kurarlar. Yaradan, asla bizleri bunun için yaratmadı. Zaten, kendinizi yar- gılama gereğine inandınızsa, yolun çoğunu al- dınız demektir.
Dimağını bu yönde açık bıra- kırsan, bilgiler hızla ulaşır. Varın içinizde ki siz- lere, uzatın ellerinizi çıkarın onu tüm gücünüzle. Haydin, göreyim sizleri! Birlikte çıkacağız bu merdivenleri, sizlere yardım ederken, kendi var- lığıma varıyorum aslında. İşte bu çok daha bü- yük bir keyif, varlığımla fark oluşturmak, yüre- ğinize, ruhunuza, aklınıza varmak, işte bu olsa gerek!..
Acı çeken sizseniz, bunu onarma gücü sadece sizdedir. Yani, kendi hayatının tamircisi, ancak sen olabilirsin . Arızayı bulun ve tamir edin. Dış sorunlarla uğraşmak, iç sorunlarla uğ- raşmaktan daha kolaydır. İçinizden başlamalısı- nız tamire, içten dışadır onarım!..
Zorluklar seni nereye getirdi? Biz o zor- lukları aşana kadar tekrar tekrar o deneyimden geçeriz. Eğer zorluklar hayatımızda olmasaydı, ne şimdi ki siz, ne şimdi ki ben olabilirdim. Ya- şamımızda ki zorluklar ruhsal ve fiziksel geli- şiminizde katalizör etkisi yapar. Ben acının yü- reği genişlettiğine inanıyorum. Acının öğrenme- mize, eşik atlamamıza, zenginleşmemize, yar- dımcı olduğunu pek çoğumuz bilir. Peki ne dü- şünüyorsunuz bu konuda?
Düşlerimiz peşindeyken karşılaştığımız her engel, yolun doğal ve gerekli bir parçasıdır. Bir amacın peşindeyken engellerle karşılaşınca dikkatinizi amacınızdan ayırmayın ve yolunuza çıkan her şeyle baş edebileceğinden emin olur- sanız, azminizle engel tanımazsınız. Ben, bu ki- tabımı yazmaya başladığım ilk aylardan daha inançlı ve azimliyim. Kendimi motive etmek ve disiplinli çalışmak için bir program yaptım. Bu program aksasa bile, duruma uygun yeni plan- lar yaptım. Cep telefonuma şöyle yazdım; “Enerjimin %65’i kitabıma!J” her sabah bu yazıyla başladım güne.
G.Özaltan
teşekkürler ama bir sürü tire var, neden acaba
bilmiyorum..yazarının insiyatifi:))
aklıma gedli ama, gereksiz yerlerde yapmış sanki. anlamadım
Sayın adminim..hemen düzenleyecegim:)
teşekkürler ederim :))) çok incesin.
tabi..iyi geceler..telden etsem iyi geceleri daha iyi olacak uslu uslu hı:)
iyi geceler, ben uykuluyum cok. 🙂